3 Ağustos 2009 Pazartesi

TEK UMUT SERCAN


Daily Star’ın yalancısıyız… Bursaspor’lu Sercan için Manchester United’ın ciddi bir teklifi var. Öneriler para ise 4.5 milyon Euro. Manchester United’ın tesislerinin yanından bile geçmek başarı olarak kabul edilecekken, Alex Ferguson’un listesinde bulunmak önemli bir hadise. Tabii Sercan’ın bu haliyle reserve takımdan öteye gidemeyeceği de bir gerçek. Ferguson’ın eleğinden geçecek bir Sercan’a, ya da herhangi bir Türk futbolcusuna acilen ihtiyacımız var. Çünkü Tuncay’ın Premier Lig’de kalması şu an için zor gözüküyor. Emre döneli zaten çok oldu. Premier Lig’de iz bırakan Tugay’ın da 55 yaşına kadar futbol oynamasını bekleyemezdik. Görünen o ki, tek umudumuz Sercan.

2 Ağustos 2009 Pazar

Dİ STEFANO'DAN COŞKUN ÖZARI'YA








Özellikle Real Madrid’in başlattığı bir jesttir… Kulüp tarihinin “Simge” oyuncularını “Simge” olabilecek bir başka yıldızı transfer ettiklerinde onore etmek. Cristiano Ronaldo’nun ihtişamlı imza töreninde arka plandaydı Di Stefano. Zaten Kaka geldiğinde de ordaydı, Zidane geldiğinde de. Galatasaray ise Elano transferinde Coşkun Özarı’ya takdir edilesi bir jest yaptı. Devamının gelmesi dileğiyle...

GOLD TRAFFORD


Cristiano Ronaldo'nun, Manchester günlerinde oturduğu ev. Aynı evin bir benzerinde Manchester sınırlarında kalan Tevez de ikamet ediyor. İngiliz basını, vakti zamanında evin her santimetrekaresini sütunlarına taşımış. Evde yok yok tabii... Ronaldo, Manchester'dayken efsaneleştirilen eve takılan isim ise Gold Trafford!

DAVİD BECKHAM 2009-2010


2 Nisan 2009 Perşembe

6 YİYEN MARADONA'NIN YERİNDE OLMAK...


Nasıl bir duygu diye bir an düşünseniz bile içiniz ürperebilir. Dünyanın en karizmatik ve dokunulmaz kariyer başarılarından birine sahip olabilen bir adamın, bir başka kariyer çabasında çuvallaması trajik. Bolivya yenilgisi Arjantin tarihinde kara bir leke olarak dururken, Maradona o takımın başındaki adam olarak hafızalarda yer edecek. Hem de ne kadar büyük bir futbolcu olduğunu en azından izleyemeyen yeni nesil jenerasyonun hafızalarında. Elimde sihirli bir değnek olsa da, Maradona'yı teknik direktörlükten vazgeçirebilsem. En azından benim hafızamda 1986'nın hafif bulanık görüntülerinde, herkese çalım atan bir futbol ilahı olarak kalsa...

1 Nisan 2009 Çarşamba

RONALDİNHO






Yıllık 16 milyon Euro'luk kazancıyla, "En çok kazananlar" listesinin ilk 10'unda.. Bu tipe, bu para şaşılacak şey...
Ronaldinho, Brezilya Milli Takımı ile kampta. Yine ilginin merkezinde.

28 Mart 2009 Cumartesi

CR7



Cristiano Ronaldo bu aralar hem meşin yuvarlağın, hem de CR7'yi büyük bir marka yaratmanın peşinde koşuyor. Mikrofonların ve kameraların karşısına çıkmak da onun için iyi bir fırsat. Kendi markasını taşıyan şapkasıyla düzenlenen basın toplantısının reklam değeri, ortalama tirajlı bir gazeteye verilen yarım sayfa ilandan daha etkili olabilir. Güzel iş valla...

26 Mart 2009 Perşembe

DOMENECH'İN SIKINTISI


Domenech, neden Fransa’nın en antipatik adamlarından biri olduğunu yine kanıtladı. Karim Benzema, Luyindula, Hoarau ve Henry varken, “Forvette sıkıntı yaşıyoruz” dedi. Hem de Litvanya maçı öncesi. Yüzüne gözüne dursun...
Ya biz napalım? Torres ve David Villa’nın oynadığı bir takıma karşı neredeyse stopersisiz. Domenech, bizim takımın hocası olsaydı, bu maçın iptalini bile isteyebilirdi.

SABAHA KADAR...


Ekvador ve Kolombiya maçları için Brezilya Milli Takımı ile birlikte kampta bulunan kankigiller Adriano ile Robinho 12 saat süren bir parti vermiş. Onlara bir de bir dönem adı Maradona ile anılan Fabiana Andrade de katılmış. Hatta görgü tanıkları travesti model Araujo’yu da Adriano’nun evinden ayrılırken görmüş. Mış, miş.. İddialar diz boyu... Konu Adriano ve Robinho olunca şaşıran ya da, “Hadi canım” diyen yok.


25 Mart 2009 Çarşamba

GÖKHAN ŞÜKÜR VE JOEL DROGBA


Genelde büyük olanlar malı götürür, küçüklere pek söz düşmez. Gökhan Şükür’ün, Hakan Şükür kontenjanından Galatasaray’da oynamış olması bile şaşılaşı şeydir. Tabii daha derli toplu örnekler de vardır. Misal, Bülent Korkmaz, UEFA Kupası’nı Galatasaray kaptanı olarak havaya kaldırdığında Mert Korkmaz Gaziantepspor’da yeni bir kariyer peşindeydi. Adrian İlie Rumen futbolunun öne çıkan yıldızlarından biriyken, kardeşi Sabin İlie’nin futbolculuğu çoktan tartışmaya açılmıştı. Bunlar hafızamı zorlamadan öne çıkanlar. Şimdilerde Didier Drogba’nın kardeşi pek meşhur. Joel Drogba, futbolcu olmak isteyen ama bir türlü kefeni yırtamamışlardan. Biraz Gökhan Şükür sınıfına girdiğini söyleyebiliriz. Bielefeld’le idmanlara çıkan Joel’in işi zor. St. Pauli’nin beğenmediği bi adamı sırf adı Drogba diye Bielefeld napsın…

KÜMÜLÜS


El Salvador, Cuscatlan Stadı’nda Amerika maçına hazırlanıyor. Kümülüs bulutları eşliğinde…

FABİANO


Rennes başarısızlığından sonra Sao Paulo’ya dönünce Serie A’da tekrar yıldızı parlamıştı. Hatta Trabzonspor’un bile gündemindeydi. Ama Trabzon sahilleri yerine Porto sahillerine gitmeyi doğal olarak tercih etti. Kıymeti geç bilinen Brezilyalılar’dan. Ronaldinho’nun saç modelinden sıkılanlar için iyi bir alternatif olabilir.

DEL SOLAR

Maziden bir yaprak… Ayhan Akman, Alpay Özalan, Mehmet Özdilek, Ali Eren ve Oktay Derelioğlu'u 1998-99 sezonundaki Beşiktaş kadrosundaydı. Siyah-Beyazlı ekibin kulüp tarihindeki tek Peru’lu oyuncusu Del Solar, 27 maçta bir gol attı. Milli takım kariyerine alt yapıda başlayan Solar, bu kez A takımı 2010’a hazırlıyor.

TEVAZU!


Zidane O’nun için Dünya’nın en iyisi deyince Steven Gerrard’dan cevap geldi; Zidane’a teşekkür ederim ama sanırım Messi ve Cristiano Ronaldo’yu unuttu. Saha içinde belki çılgınca çalımları ya da youtube’luk golleri yok ama Messi, Barcelona’ya ya da Ronaldo Manchester United’a ne kadar katkı sağlıyorsa, şüphesiz Gerrard da Liverpool için o kadar önemli. Her şeye rağmen, “En büyük ben değilim” diyebilmesi, Gerrard’ın başka bir frekansta olduğunu kanıtlıyor.

24 Mart 2009 Salı

O BAKIŞ!

Maradona’dan Messi’ye, “Senin yerinde olmak için neler vermezdim?” bakışı.


GUİLLAUME HOARAU


Anelka sakatlanmasa belki uzun bir süre daha kendisine Fransız kalacaktık. Guillaume Hoarau, Fransızlar’ın yeni altın çocuğu. Henüz Benzema’nın yıldızı tam olarak Avrupa’da parlamamışken, Hoarau arkadan gelip Benzema’nın rolünü çalabilir. Fiziksel özelliği ve futbol sitiliyle birlikte John Carew’in Valerenga günlerini anımsatıyor. Allah sonunu benzetmesin diyelim..

YENİ FORMA




İspanyollar yeni formalarını tanıttı. Her şeyi anladım da yüzlerdeki "Savaşçı" kimliğini yansıtamayan boyaları çözebilmek pek mümkün değil. Villa, Senna ve Xavi’de de bir şaşkınlık var. İçlerinden “Bizi maymuna çevirdiler” dediklerini duyar gibiyim.

DİEGO LUGANO


Paraguay maçı öncesinde Uruguay idmanı. Lugano’nun Forlan’ı tutturamadığı bir tekme. Forlan iyi yırtmış..

LİNCOLN DURUMU


Davullarla gelen Lincoln, bavullarla ülkesine gidince zaten patlamış olan kriz bir kez daha patlak verdi. Skibbe varken yüzü gülen Brezilyalı’nın Bülent Korkmaz’la arası düzelmez. Boşuna ortada buluşma hesapları içinde olmaya da gerek yok. Ama işin garip yanı Lincoln’ün bu kadar gamsız olması. Eğer Lincoln 36 yaşına merdiven dayamış bir oyuncu olsaydı, “Nasılsa sezon sonu emekli olacak” diyebilirdik. Ya da halı saha standartlarının hüküm sürdüğü Brezilya’nın orta sıra takımlarından birine gidiverirdi. Ancak adamın iyi kötü bir piyasası var. Ve geri kalan kariyerinde de kazanabileceği en az 6-7 milyon Euro. Lincoln’ün cin bir tarafı olduğu da aşikar. Büyük ihtimalle sezon sonu için görüşmelere başlamıştır. Hatta bu kadar “Salla gitsin” triplerinde olduğuna göre herhangi bir kulüple sezon sonu için söz kesmiş bile olabilir. Birkaç güne kalmaz çıkar kokusu…

23 Mart 2009 Pazartesi

KRALSIN!


Geçtiğimiz ay top toplayıcı muamelesi yapılan Huntelaar’ın muhteşem dönüşü İspanya’da günün konusu. Onlarda da bir gün yerin dibine sokalım, ertesi gün baştacı edelim durumu fazlasıyla ön planda.

19 Mart 2009 Perşembe

ORDA BİR kadıKÖY VAR UZAKTA!


ERNTS-AURELİO


Fabian Ernts Alman futbolunun mihenk taşlarından biri değil elbet. Küçümsemeyelim, oynadığı bölgede 24 kez milli olabilmek büyük başarı. Ama şu an futbolu bıraktığını açıklasa hiçbir Alman çıkıp da “Hoop nereye?” demez.
Brezilya Milli Takımı’na Marco Aureilo’yu sorsanız belki bir iki kişi “Hık, mık” der. Gerisi hatırlamaz bile.
Bizim onlara bu kadar ihtiyacımızın olmasının sebebi nedir peki? Ülkelerindekilere göre bu kadar sıradan olup da bizim için bu kadar vazgeçilmez olmalarının sırrı?
Uzun sebepler aramaya gerek yok. Cevap sadece basit oynamaları… Bizden daha çok Emre’ler, Tuncay’lar, Nihat’lar ya da Arda’lar çıkar.. Ama arada sırada da basit oynayanlar çıksa hiç fena olmaz.

TEKMEYE KAFA UZATMAK


Fatih Terim çok sık tekrarlardı, "Bana, tekmeye kafa uzatacak futbolcu lazım" Bu aslında futbolcunun genel düşünce yapısıyla ilgili bir vurgu ama, hakkaten bire bir örnekleri de yok değil.

18 Mart 2009 Çarşamba

MAÇ ÇOKTAN BAŞLADI


Sanki son anda bir sürpriz gerçekleşip, Kewell ve Arda orta sahada başlayacakmış gibi geliyor. Ve tabii Semih stoperde. Ya da en azından savunma özellikleri daha ön planda olan Barış. Ali Sami Yen’deki son idmandan sonra Martin Jol’a yöneltilen, “Kewell” sorusuna o da şaşkınlıkla cevap verdi. Hayatında Kewell’ı stoper olarak görmediğini ve düşünemediğini belirtti. Bu haberin bilerek ve isteyerek günler öncesinden Martin Jol’un kulağına uçurulma ihtimali fazla. Ki adam bütün planlarını Kewell’ın üzerine kurabilsin. Orada yatan bir hazineden fazlasıyla faydalanabilsin. Hollandalı teknik adam da kendine göre bir taktik belirlemiş. Trochowski için “Durumu belirsiz” diyor. Mourinho’nun dediği gibi maç aslında başlama düdüğünden çok daha önce başlıyor.

ANA SEVGİSİ!


Yukarıdaki fotoğraftaki kadının adı Dolores Alveiro.
- Hııı?
Evet tepki normal… Ama kendisi öyle sıradan bir kadın değil. Bundan 24 yıl önce Portekiz’de kucağına oğlunu alıp pışpışladığında O’nun dünyanın en iyi futbolcusu olacağını bilmiyordu eminim. Cristiano Ronaldo’nun annesi sokaklarda geziniyor. Belli ki, oğluna fazlasıyla düşkün. Hatta üzerindeki tişörtte Cristiano Ronaldo’nun baş harfleri var. Londra’da dolaşırken, “Ben Cristiano Ronaldo’nun annesiyim” mesajını verme çabası içinde sanki. Neyse bize ne! Ana yüreği diyelim geçelim.

RONALDO


O, futbolu şu an halı saha formatına dönüştürmüş durumda ama Brezilya’da hala bir fenomen. Corinthians idmanından bir görüntü. Millet tellere yapışmış, 100 kiloluk bir efsaneyi takip ediyor.

REKLAMIN İYİSİ-KÖTÜSÜ


El Mundo diyor ki, Bosque Raul’u 2.5 yıl aradan sonra Milli takıma çağıracak. Bosque diyor ki, “Henüz bu konu hakkında konuşamam”, yine El Mundo diyor ki, “Güiza’ya milli takım kapıları kapandı”, Güiza diyor ki, “Milli takıma alınıp alınmayacağımı düşünerek kafayı yiyorum” Raul’un Bernebau’ya kırmızı formayla çıkma ihtimalinin belirmesi, belli ki Türkiye maçının önüne geçecek. Bu tartışmayı fitilleyen isim ise Güiza. Fener’de bir numara yapamadı ama en azından bu tartışmanın odağındaki isim oldu. Belki sırf bu tartışmanın içinde yer aldığı için kendine iyi kötü bir piyasa yapar da sezon sonu bavulunu toplar. Sözün özü; reklamın iyisi kötüsü olmaz.

17 Mart 2009 Salı

CARLOS ŞÜKÜR!


Roberto Carlos ya boş bir anında söyledi ya da kafası güzeldi. Brezilyalı, “Florentino Perez tekrar Real Madrid’e başkan olursa dönerim” dedi. Zaten şu anda 36 yaşında, 10 Nisan’da 37 olacak. Hadi yaşını geçtik, şu ana kadarki performansıyla Real Madrid’te oynayabileceğine kendine inanıyor mu acaba? Carlos’ta da bir Hakan Şükür’lük seziyorum ya hadi neyse...

HERŞEYE MAYDANOZ


Bu Real Madrid’in her şeye maydanoz olma hali zaman zaman ciddi bir antipati yaratıyor. Gerard’ı almak istemeleri konusunda sonsuz bir özgürlüğe sahipler elbette. Ama bırakın adam yakıştığı yerde kalsın. Boşuna aklını çelmeyin…

TERS KÖŞEYE GEREK YOK


Stopersiz bir Galatasaray derken, şimdi de Arda’sız bir Galatasaray izleme olasılığıyla karşı karşıyayız Hamburg maçında. “Yürüyorsam oynarım” diyen Arda için Florya’dan yayılan kara haberler, Bülent Korkmaz’ın ters köşesi de olabilir. Karşı tarafın hocası Martin Jol’sa bu tip ters köşelere de pek gerek yok aslında. Zaten teknik direktörlüğü de sorgulanır kendisinin.


13 Mart 2009 Cuma

NİHAYET


Kaka yokken Milan'ı izleyeceğime Hacettepe'yi izlerim daha iyi. Neyse ki, haberler iyi. Beckham'ı sezon sonuna kadar kiraladığı için yeri göğü inleten Milan'ın gerçek ışığı tabii ki Kaka. Siena maçında Milan adına ışıklar açık olacak.

4 Mart 2009 Çarşamba

REJİM


Brezilya'nın havasından mı , suyundan mıdır nedir bilinmez, Corinthians'a gittiğinden bu yana bir davula dönüşen Ronaldo, futbol oynabilmek için rejim yapması gerektiğinin farkına varmış. Belki Barcelona'daki kıvrak çalımlarını, Real Madrid'deki gol vuruşlarını izleyemeyeceğiz ama en azından sahada futbolcu gibi gözüken bir Ronaldo göreceğiz. Bu da bişiy tabii...

PANKART

River taraftarının iletmek istediği bir çok mesaj var. Pankarttan seyirciler gözükmüyor.

27 Şubat 2009 Cuma

KADIKÖY


Finalin Kadıköy’de olması başka bir anlam taşıyor. Mesela Fenerbahçe’nin kapının önüne koyduğu Zico, CSKA ile Kadıköy’de finale çıkabilir. Ya da Gerets Marsilyası’na final oynattırabilir. Tabii bir de Lucescu var. O da Shakthar’ın başında ziyaret edebilir Kadıköy’ü. İşin ilginç yanı 3 teknik adamın da bilgilerinin bu ülke sınırları için fena şekilde eleştirilmiş olması.

TRAFİK AÇILDI


UEFA’da Udinese dışında İtalyan takımı yok. Milan, Fiorentina, Sampdoria annelerinin ligine geri döndü. Valencia da elenen devler arasında. Galatasaray’ın Bordeaux’yu elemesi bununla birlikte daha da anlam kazandı. Başka bir deyişle yoğun olan Kadıköy trafiği açıldı.

23 Şubat 2009 Pazartesi

İLGİ

Dünyanın en iyi futbolcusu listesinde belki ilk 100’ün içine zor girebilir. Ama dünyanın en çok merak edilen oyuncusu olmak başka meziyet. Hele şimdi Milan’lı Beckham olarak Manchester’ın karşısına çıkacak ya… Tüm kameralar ona çevrilmiş durumda. İlgiyle beslenen Beckham’ın yüzünde gülücükler açmış.



Kadronuzda bir film yıldızı görmek istiyorsanız, Beckham’ı ama gerçekten bir futbolcu görmek istiyorsanız Eto’o’yu alırsınız. Aradaki fark ise fotoğrafta. Kameralar Kamerunlu’nun burnunun dibinde. O da kulağında koca bir kulaklık, anlamsız bir ifadeyle kameraya bakıyor.

DAUM


Bayern’i yıkan adam Daum, şu anda Alman medyasına malzemenin kralını veriyor. Daum’un işi bildiği bir gerçek.

BÜYÜK KAPTAN


KARNAVAL


Brezilya’da mevsim karnaval mevsimi. Corinthianslı Ronaldo, Douglas, Elias, Jean ve Alessandro’dan oluşan ekibini toplamış karnavala götürmüş.

21 Şubat 2009 Cumartesi

Kazma kürek


Vefakar ve de cefakar taraftar böyle olmalı işte. 30 tane madalyalık Cottbus taraftarı. Bremen maçı öncesinde stadın temizlenmesine gönüllü yardımcı oluyor.

20 Şubat 2009 Cuma

19 Şubat 2009 Perşembe

DAVİD BECKHAM


Adamlar haklı, Los Angeles'a büyük bir havayla geldi, bir sürü reklam anlaşmaları yaptı, "Çocuklarım için buradayım" dedi, sempati topladı. Ama sonra bir Milano sevdasına LA'e "Bye bye" çekti... Los Angeles taraftarı da haliyle Beckham'a kızgın. Los Angeles'ın Depot Centre'de Japonya'nın Oita Trinita takımıyla yaptığı dostluk maçında çekilmiş bir fotoğraf. Bu da gösteriyor ki, Beckham dönse bile eskisi kadar ilgi görmeyecek.