Daily Star’ın yalancısıyız… Bursaspor’lu Sercan için Manchester United’ın ciddi bir teklifi var. Öneriler para ise 4.5 milyon Euro. Manchester United’ın tesislerinin yanından bile geçmek başarı olarak kabul edilecekken, Alex Ferguson’un listesinde bulunmak önemli bir hadise. Tabii Sercan’ın bu haliyle reserve takımdan öteye gidemeyeceği de bir gerçek. Ferguson’ın eleğinden geçecek bir Sercan’a, ya da herhangi bir Türk futbolcusuna acilen ihtiyacımız var. Çünkü Tuncay’ın Premier Lig’de kalması şu an için zor gözüküyor. Emre döneli zaten çok oldu. Premier Lig’de iz bırakan Tugay’ın da 55 yaşına kadar futbol oynamasını bekleyemezdik. Görünen o ki, tek umudumuz Sercan.
3 Ağustos 2009 Pazartesi
2 Ağustos 2009 Pazar
Dİ STEFANO'DAN COŞKUN ÖZARI'YA
Özellikle Real Madrid’in başlattığı bir jesttir… Kulüp tarihinin “Simge” oyuncularını “Simge” olabilecek bir başka yıldızı transfer ettiklerinde onore etmek. Cristiano Ronaldo’nun ihtişamlı imza töreninde arka plandaydı Di Stefano. Zaten Kaka geldiğinde de ordaydı, Zidane geldiğinde de. Galatasaray ise Elano transferinde Coşkun Özarı’ya takdir edilesi bir jest yaptı. Devamının gelmesi dileğiyle...
GOLD TRAFFORD
Cristiano Ronaldo'nun, Manchester günlerinde oturduğu ev. Aynı evin bir benzerinde Manchester sınırlarında kalan Tevez de ikamet ediyor. İngiliz basını, vakti zamanında evin her santimetrekaresini sütunlarına taşımış. Evde yok yok tabii... Ronaldo, Manchester'dayken efsaneleştirilen eve takılan isim ise Gold Trafford!
2 Nisan 2009 Perşembe
6 YİYEN MARADONA'NIN YERİNDE OLMAK...
Nasıl bir duygu diye bir an düşünseniz bile içiniz ürperebilir. Dünyanın en karizmatik ve dokunulmaz kariyer başarılarından birine sahip olabilen bir adamın, bir başka kariyer çabasında çuvallaması trajik. Bolivya yenilgisi Arjantin tarihinde kara bir leke olarak dururken, Maradona o takımın başındaki adam olarak hafızalarda yer edecek. Hem de ne kadar büyük bir futbolcu olduğunu en azından izleyemeyen yeni nesil jenerasyonun hafızalarında. Elimde sihirli bir değnek olsa da, Maradona'yı teknik direktörlükten vazgeçirebilsem. En azından benim hafızamda 1986'nın hafif bulanık görüntülerinde, herkese çalım atan bir futbol ilahı olarak kalsa...
1 Nisan 2009 Çarşamba
28 Mart 2009 Cumartesi
CR7
Cristiano Ronaldo bu aralar hem meşin yuvarlağın, hem de CR7'yi büyük bir marka yaratmanın peşinde koşuyor. Mikrofonların ve kameraların karşısına çıkmak da onun için iyi bir fırsat. Kendi markasını taşıyan şapkasıyla düzenlenen basın toplantısının reklam değeri, ortalama tirajlı bir gazeteye verilen yarım sayfa ilandan daha etkili olabilir. Güzel iş valla...
26 Mart 2009 Perşembe
DOMENECH'İN SIKINTISI
Domenech, neden Fransa’nın en antipatik adamlarından biri olduğunu yine kanıtladı. Karim Benzema, Luyindula, Hoarau ve Henry varken, “Forvette sıkıntı yaşıyoruz” dedi. Hem de Litvanya maçı öncesi. Yüzüne gözüne dursun...
Ya biz napalım? Torres ve David Villa’nın oynadığı bir takıma karşı neredeyse stopersisiz. Domenech, bizim takımın hocası olsaydı, bu maçın iptalini bile isteyebilirdi.
SABAHA KADAR...
Ekvador ve Kolombiya maçları için Brezilya Milli Takımı ile birlikte kampta bulunan kankigiller Adriano ile Robinho 12 saat süren bir parti vermiş. Onlara bir de bir dönem adı Maradona ile anılan Fabiana Andrade de katılmış. Hatta görgü tanıkları travesti model Araujo’yu da Adriano’nun evinden ayrılırken görmüş. Mış, miş.. İddialar diz boyu... Konu Adriano ve Robinho olunca şaşıran ya da, “Hadi canım” diyen yok.
25 Mart 2009 Çarşamba
GÖKHAN ŞÜKÜR VE JOEL DROGBA
Genelde büyük olanlar malı götürür, küçüklere pek söz düşmez. Gökhan Şükür’ün, Hakan Şükür kontenjanından Galatasaray’da oynamış olması bile şaşılaşı şeydir. Tabii daha derli toplu örnekler de vardır. Misal, Bülent Korkmaz, UEFA Kupası’nı Galatasaray kaptanı olarak havaya kaldırdığında Mert Korkmaz Gaziantepspor’da yeni bir kariyer peşindeydi. Adrian İlie Rumen futbolunun öne çıkan yıldızlarından biriyken, kardeşi Sabin İlie’nin futbolculuğu çoktan tartışmaya açılmıştı. Bunlar hafızamı zorlamadan öne çıkanlar. Şimdilerde Didier Drogba’nın kardeşi pek meşhur. Joel Drogba, futbolcu olmak isteyen ama bir türlü kefeni yırtamamışlardan. Biraz Gökhan Şükür sınıfına girdiğini söyleyebiliriz. Bielefeld’le idmanlara çıkan Joel’in işi zor. St. Pauli’nin beğenmediği bi adamı sırf adı Drogba diye Bielefeld napsın…
FABİANO
Rennes başarısızlığından sonra Sao Paulo’ya dönünce Serie A’da tekrar yıldızı parlamıştı. Hatta Trabzonspor’un bile gündemindeydi. Ama Trabzon sahilleri yerine Porto sahillerine gitmeyi doğal olarak tercih etti. Kıymeti geç bilinen Brezilyalılar’dan. Ronaldinho’nun saç modelinden sıkılanlar için iyi bir alternatif olabilir.
DEL SOLAR
Maziden bir yaprak… Ayhan Akman, Alpay Özalan, Mehmet Özdilek, Ali Eren ve Oktay Derelioğlu'u 1998-99 sezonundaki Beşiktaş kadrosundaydı. Siyah-Beyazlı ekibin kulüp tarihindeki tek Peru’lu oyuncusu Del Solar, 27 maçta bir gol attı. Milli takım kariyerine alt yapıda başlayan Solar, bu kez A takımı 2010’a hazırlıyor.
TEVAZU!
Zidane O’nun için Dünya’nın en iyisi deyince Steven Gerrard’dan cevap geldi; Zidane’a teşekkür ederim ama sanırım Messi ve Cristiano Ronaldo’yu unuttu. Saha içinde belki çılgınca çalımları ya da youtube’luk golleri yok ama Messi, Barcelona’ya ya da Ronaldo Manchester United’a ne kadar katkı sağlıyorsa, şüphesiz Gerrard da Liverpool için o kadar önemli. Her şeye rağmen, “En büyük ben değilim” diyebilmesi, Gerrard’ın başka bir frekansta olduğunu kanıtlıyor.
24 Mart 2009 Salı
GUİLLAUME HOARAU
Anelka sakatlanmasa belki uzun bir süre daha kendisine Fransız kalacaktık. Guillaume Hoarau, Fransızlar’ın yeni altın çocuğu. Henüz Benzema’nın yıldızı tam olarak Avrupa’da parlamamışken, Hoarau arkadan gelip Benzema’nın rolünü çalabilir. Fiziksel özelliği ve futbol sitiliyle birlikte John Carew’in Valerenga günlerini anımsatıyor. Allah sonunu benzetmesin diyelim..
DİEGO LUGANO
LİNCOLN DURUMU
Davullarla gelen Lincoln, bavullarla ülkesine gidince zaten patlamış olan kriz bir kez daha patlak verdi. Skibbe varken yüzü gülen Brezilyalı’nın Bülent Korkmaz’la arası düzelmez. Boşuna ortada buluşma hesapları içinde olmaya da gerek yok. Ama işin garip yanı Lincoln’ün bu kadar gamsız olması. Eğer Lincoln 36 yaşına merdiven dayamış bir oyuncu olsaydı, “Nasılsa sezon sonu emekli olacak” diyebilirdik. Ya da halı saha standartlarının hüküm sürdüğü Brezilya’nın orta sıra takımlarından birine gidiverirdi. Ancak adamın iyi kötü bir piyasası var. Ve geri kalan kariyerinde de kazanabileceği en az 6-7 milyon Euro. Lincoln’ün cin bir tarafı olduğu da aşikar. Büyük ihtimalle sezon sonu için görüşmelere başlamıştır. Hatta bu kadar “Salla gitsin” triplerinde olduğuna göre herhangi bir kulüple sezon sonu için söz kesmiş bile olabilir. Birkaç güne kalmaz çıkar kokusu…
23 Mart 2009 Pazartesi
KRALSIN!
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)